İnsanın doğa üzerinde ki tahribatı ve nüfus artış oranlarının etkisi, sanayi ile dünyaya verdiğimiz zarar birçok farklı noktada yoğun bir biçimde tartışılan ve bilinen bir konu. Bu tahribatın detayları bu yazının konusunu oluşturmuyor fakat tüketiciler, artık sadece hükümetlerden değil aynı zamanda şirketlerden de doğanın ve dünyanın korunmasına katkı bekliyor. Bu yazıda sürdürülebilirlik, sürdürülebilir üretim ve lojistik modelleri üzerinde konşacağız.

Gelişen teknolojik altyapı ile birlikte kurumların sağladıkları verimlilik artışları ve tasarruf imkanları, dijital dönüşümün sürdürülebilirlik konusunda topluma nasıl hizmet edebileceğinin temel kanıtlarından. Tek başına dijital dönüşümün İsviçre’de 2030 yılına kadar karbon salınımını %40 ila %63 arasında düşürmesi beklenirken ülkemizin sanayi kuruluşlarında sürdürülebilirliği dijitalleşmeden ayırmamak gerekiyor.

Tüketicilerin Beklentileri

Tüketiciler, şirketlerden topluma daha çok pozitif katkı sunmalarını beklemeye başladılar. Bu pozitif katkılar, doğal hayata yönelik olduğu gibi, insan haklarına yönelik taleplerde içerebiliyor. Tabi ki burada daha çok sürdürülebilirlik konusu üzerinden devam edeceğiz

Gelişen teknolojinin, çalışma hayatını, eşitsizliği, sağlık ve güvenliği ne derecede ve nasıl etkileyeceğine dair insanların kafaları son derece karışık bir durumda. Toplumu geliştiren ve büyüten çözümlere ihtiyaç duyuluyor.

Dijital dönüşüm, firmaların dış dünya ile iletişim kurma şekillerini de değiştirmekte. Daha geniş toplum kesimlerine mesajınızı ulaştırırken toplumun taleplerine daha duyarlı bir yapıya bürünmeniz de bir zorunluluk haline geliyor.

Şirketlerden bugüne kadar bu tip beklentiler olmamıştı, şirketlerde genel olarak bu tarz konulardan kendilerini ilgilendirmediği için uzak durmuşlardı. Fakat günümüzün büyük sorunlarını çözebilmek artık birlikte hareket etmeyi ve birlikte çözüm üretmeyi gerektiriyor. Şirketler gene bu konulardan uzak durabilirlerdi belki ama artık farklı bir müşteri kitlesi ile karşı karşıyalar. Sürdürülebilir üretim ve sürdürülebilirlik konseptleri de bu temelde gelişti.

Tüketiciler, bilgiye hiç olmadıkları kadar yakınlar ve her geçen gün bilgiye ulaşım daha da kolaylaşıyor. Şirketler, ne istediğini daha net bir şekilde bilen ve o isteğine daha hızlı ulaşabilen bir tüketici kitlesi ile karşı karşıya. Bu müşteri kitlesinin satın alma kararını ise artık sadece fiyat, ürün ve kalite belirlemiyor. Markanın ne anlattığı, ne yaptığı ve amacı da artık bu kararı büyük ölçüde etkiliyor.

Çalışanların Beklentileri

Çalışanlarda aynı şekilde artık sadece para için bir şirkette çalışma tercihi içinde değiller. İnsanlığa ve dünyaya karşı sorumluluğunu bilen ve buna göre hareket eden şirketler daha fazla tercih edilir durumda. Her ne kadar ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullar nedeniyle gençlerimiz sadece bir iş bulabilmenin derdinde olsalar da iyi üniversitelerden mezun olan gençler bu temel argümana sahipler.

Nereye bakarsak bakalım, teknoloji her alanı geri dönülemez bir biçimde değiştiriyor. Sürdürülebilirliği sadece geri dönüştürülebilir malzemeler alanında görmeden, insan kaynağının da sürdürülebilirliğe etkisini temel alarak hareket etmek bir zorunluluk. Dijital teknolojiler ise iş, maaş, sağlık, güvenlik, kaynak verimliliği ve eşitsizlik gibi birçok alanda hem yıkıcı hem de yapıcı özellikler gösteriyor. Şirketlerin de gerek sürdürülebilirlik gerek dijital dönüşüm süreçlerinden geçmesi gelecekte var olabilmeleri için artık sadece bir zorunluluk olarak ortaya çıkıyor.

Sürdürülebilirlik için Dijital Dönüşüm

Teknolojinin temel dinamiği verimliliğin artırılması üzerinde durur. Dijital dönüşüm ise iş modellerinin ve değer üretme modellerinin yenilenmesine dayanır. Bu nedenle de üretimde, lojistik de, satış da dijital dönüşüm ile birlikte ilerleyen bir sürdürülebilirlik süreci, geleceğe doğru uzun, zorlu ve zorunlu bir yolculuk olarak önümüzdedir.

Bu yolculuğu zorlu kılan ise, teknolojinin gelişmişliği değil, kurum kültürünün buna göstereceği direnç olacaktır. Dönüşebilmek için önce kültürün değişmesi gerekir. Şirket kültürünün ve özellikle yönetiminin geçmiş iş yapış şekillerinden çıkarak yeni gerçekliğe uyum sağlayacak şekilde hareket etmeleri gerekir. Bugüne kadar sadece işlerini koruma amacıyla hareket eden şirket çalışanlarının veya para kazanma amacıyla hareket eden şirket yöneticilerinin sürdürülebilir dünyaya dijital olarak uyum sağlamak için harekete geçmeleri zor bir karardır.

Sürdürülebilir üretim için dijital dönüşüm, fabrikanın tam kontrolünü sağlarken, verimliliğin maksimize edildiği, kağıtsız bir ortamda tüm süreçlerin dijital yönetildiği yeni üretim süreçleri oluşturur.

Lojistik ve depo yönetiminde dijital dönüşüm, %90’lara varan verimlilik artışı sağlayabilen böylece karbon salınımını minimuma indiren yapılar sağlar.

Son Söz

Dünya maalesef dengesiz ve beklenmeyen problemlerin yaşandığı bir dönemden geçiyor. Buna rağmen gelecek belirsiz ve tahmin edilemez değil. Covid-19 pandemisinin yarattığı süreç, dijital dönüşümün önemini zaten gösterdi. Sürdürülebilirlik ise yıllardır üzerinde konuşulan ana gündemlerden birisi. Her iki argümanı da gelecek ile ilgili her türlü planlamamızda göz önünde bulundurmamız gerekiyor.

Çünkü geleceğe yalnızca sürdürülebilir hizmet modelleri geliştirmiş ve dijital dönüşümden geçmiş firmalar ulaşabilecek.

Sürdürülebilir Üretim ve Dijital Dönüşüm için Yararlanılan Kaynaklar

World Economic Forum

Zürih Üniversitesi Akademik Yayın

Bloomberg